1. | fe | : | o zaman, böylece | |
---|---|---|---|---|
2. | ehaze-hu allâhu | : | Allah onu ahzetti, yakalayıp helâk etti | |
3. | nekâle | : | korkunç ceza, azap | |
4. | el âhırati | : | ahiret | |
5. | ve el ûlâ | : | ve ilk |
Derken Allah onu, dünyâda da, âhirette de azaplandırarak helâk etmişti.
Derken Allah onu dünyada boğarak ahirette de cehennemle azaplandırarak helak etmişti.
Bunun üzerine Allâh, onu sonsuz yaşam boyutunun ve öndekinin (dünyanın) ibret verici azabı ile yakaladı.
Sen misin bunu diyen? Allah da onu âhirette Cehennemin en harlı yerinde yakarak, dünyada ordusuyla birlikte denizde boğarak, benzerlerine gözdağı ve ders olacak şekilde cezalandırdı.
Bu yüzden Allah onu (öğüt ve ibret alınacak şekilde) Dünya ve Âhiret azâbıyla yakalayıverdi.
Allah da onu tuttu, sonuna ve önüne (ahirette ve dünyada) ibret olmak üzere bir cezaya çarptırdı.
Allah da onu tuttu, dünya ve ahiret azabıyla yakalayıverdi.
Bunun üzerine Allah, onu dünya ve ahiret azabıyla ahzetti (yakalayıp helâk etti).
Bunun üzerine Allah onu yakalayıp hesaba çekti (ve bunu) hem bu dünyada hem de öteki dünyada uyarıcı bir örnek yaptı.
Bunun üzerine Allah, onu sonraya ve önceye ibret olmak üzere bir ceza ile çarptı.